YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL MENÜ

DERGİLER

Ay Seçiniz
category
6606be5c235dc
0
0
6401,171,6356,117,28,27,170,98,3,144,26,4,145,113,17,6330,1,110,12
Loading....

TOPLAM ZİYARETÇİLERİMİZ

Our Visitor

2 0 7 5 8 9
Bugün : 12440
Dün : 16551
Bu ay : 407648
Geçen ay : 338123
Toplam : 22733598
IP'niz : 34.200.219.10

SON YORUMLAR

Son Yorumlar

YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL YAZILAR

YENİ ÇIKAN KİTAPLARIMIZ

ADİL DÜNYA YAYINEVİ

Tel-Faks:

0212 438 40 40

0543 289 81 58

0532 660 12 79

 

KORONA FIRTINASI

VE

CÜBBELİ HOCANIN İTİRAFLARI

(Ahmet Hocamızın Sohbet Çözümüdür)

          

Euzu billahimineşşeytanirracim, Bismillahirrahmanirrahim. Elhamdülillahi Rabbil alemin, vel agibetü lil müttagin. Vessalatü vesselamü ala Rasulina Muhammedin ve ala alihi, ve sahbihi ecmain. Rabbişrahli Sadri ve Yessirli Emri Vahlul Ukdeten Min Lisani Yefkahu Kavli. Ve ufevvidu emri İlallah, İnnallahe basirun bil ibad. Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala ali Seyyidina ve Nebiyyina ve Mehdina Muhammed. Bi adedi hurufatil Kur’anil mektubeti vel mekrueti fil hevai vel efham. Ve bi adedi kıraati kelimetil Kur’ani min külli kariin min evvelin nuzulin ila ahiriz zaman. Vağfirlena, verhamna, vağtuf bina ya İlahena bi külli salatin minha.

Bugün, “KORONA FIRTINASI VE CÜBBELİ HOCANIN İTİRAFLARI” konulu bir sohbet münasebetiyle bizleri bir araya getiren Cenab-ı Hakka sonsuz şükürler ederek başlıyorum. Allah’ın selamet ve emniyeti, hidayet ve inayeti, rahmet ve bereketi, sıhhat ve afiyeti hepimizin; zalimler ve hainler hariç, herkesin üzerine olsun. Allah bizi her türlü belâdan ve özellikle bu son günlerde insanlığı kasıp kavuran Korona’dan korusun.

Değerli kardeşlerim, kıymetli hanımefendiler, sevgili gençler ve sevimli küçükler… Dünyayı saran ve sarsan bu Korona vebası yüzünden, evlerimize kapanmış vaziyetteyiz. Bu gibi tedbirler, hem sağlığımızın, hem toplum yararımızın, hem de inancımızın gereğidir. İnşaallah kısa sürmesini temenni ettiğimiz bu ev istirahati süresini, bir aile içi eğitim ve iletişim fırsatına çevirebiliriz. Böylece “Of, canım sıkılıyor, bunalıyorum!” şikâyetleri de bitecektir. 

Peki, evlerimizde neler yapabiliriz? 

1- Eşlerimize, çocuklarımıza onları ne kadar sevdiğimizi ve beğendiğimizi söylemeli, yaptığımız kabalıklardan dolayı özür dilemeliyiz. 

2- Yakın ve uzak akrabaları telefonla arayıp hâl hatır sormalı, gönül almalı, selamlaşıp helâlleşmeliyiz. Unutmayınız; sılayı rahim çok önemlidir.

3- Akrabalarımızı ve yakın dostlarımızı, çocuklarımıza ve torunlarımıza da öğretmeliyiz.

4- Bilenler bol bol Kur’an ve bilhassa Meal-i Kerim okumalı, hatta bunu evde topluca yapmalı ve insanlara hatırlatacağımız uyarıcı ayetleri ve meallerini yazıp, ezberlemeliyiz.

5- Evde kaldığımız sürece eşlerimiz ve çocuklarımızla namazlarımızı mümkün olduğu kadar cemaatle eda etmeliyiz ve özellikle öğrenciler; derslerimizi asla ihmal etmemeliyiz.

6- Samimi tanışlarımızla telefonla irtibat kurup, maddi durumu iyi olmayan ve işleri bozulan kimselere, yakın çevremizdekilere, kendi çapımızda ve gösteriş yapmadan yardım kampanyaları düzenlemeliyiz. Dar ve zor durumda olanların kimliğine bakılmadan destek verilir. Çünkü İslam inancında ve özellikle Milli Görüş-Milli Çözüm anlayışında mağdurların, muhtaçların ve mazlumların dinine, mezhebine, partisine bakılmadan onlara yardım edilir.

7- Bilhassa kendimizi ve aile bireylerimizi kitap okumaya, okuduklarımızı özetle birbirimize anlatmaya yönlendirmeliyiz.

8- Sitelerdeki özel makaleleri ve güzel şiirleri mutlaka okuyup, birkaç satır yorum yazmaya gayret etmeliyiz. Bu konudaki gevşeklik bizi fazlasıyla üzmektedir.

9- Evimizin sessiz bir köşesinde; günün ve gecenin belirli saatlerinde, yaratılış gayemizi ve insanlık görevlerimizi tefekkür etmeliyiz. Hata ve günahlarımızı pişmanlıkla hatırlayıp tövbe için tezekkür etmeliyiz. Rabbimizin, üzerimizdeki sayısız nimetlerine gönülden teşekkür etmeliyiz.

10- Özellikle toplumsal sorunlarımızı ve siyasi tarafgirlik sorumluluklarımızı düşünüp; Hak’tan ve doğrulardan mı, yoksa kuru kalabalıklardan ve bâtıldan mı yana olduğumuzu düşünüp, bir nefis değerlendirmesi yapabilmeliyiz.

İşte bu konuda Cübbeli Ahmet Efendi’nin tavrı oldukça önemli bir örnektir. Cübbeli Ahmet Efendi’nin; “Biz İslam’dan ayrıldık!” itirafı, gerçekten çok önemlidir. Şöyle diyordu; “Hocalarımız, hacılarımız ve bütün Müslümanlarımız maalesef yanlış yaptık. Biz, yanlış yaptığımızı artık kabul edelim. Biz, İslam’dan ayrıldık, biz, taviz verdik, biz, yalakalık yaptık. Biz, gâvurlar ile anlaşmaya kalktık ve bu hâle düştük. Ben, bu suçumuzu itiraf ediyorum. Siz de itiraf edin ve hemen tövbe istiğfar edelim. Bundan sonra ise “İslam ve Kur’an” diyenlerin, imani prensiplerle insani hedeflere yürüyenlerin arkasından gidelim. Kim İslam’a ve Kur’an’a uygun sistem ve siyasete davet ediyorsa, onun arkasından gidelim. Başka bir şey lazım değil. Hakka ve hayra çağıran bir kişi ise, bir kişi, ne yapalım. Yani çoğunluğa değil, doğru ve şuurlu olana uyalım. Allah, Hak’tan ayırmasın; Amin!” 

Bir dostumun cep telefonundan dinlettiği ve anlayıp hatırladığım şekliyle naklettiğim bu itiraflar için elbette sevinç duymalı ve tövbelerimizin kabulü için duacı olmalıyız. İnsanların ve hele ilim ve irfan erbabının, eski vartalarını ve hatalarını itiraf edip, topluma haklı ve hayırlı uyarılarda bulunmalarından memnuniyet ve mutluluk duymalıyız.

Önceki kaymalarını ve kendi itirafıyla yalakalıklarını hatırlatıp yargılamaya kalkışmamalıyız. Türkiye’deki en yaygın bir camianın en saygın simalarından birisinin, dinimizin, devletimizin ve milletimizin yararına olan bir itirafından sevinç duymak yerine, bundan huzursuz olmak, bir art niyet aramak ve eski şaşkınlığında kalmasını arzulamak, herhalde kalbi bir marazdır ve şeytani bir damardır. Düşmez, düzelmez bir Allah’tır. Böylesi rehber şahsiyetlerin, itikadi ve ameli istikametleri gibi, siyasi istikamet de bulmaları, on binlerce Müslümanın hatasından vazgeçip hayra yönlenmesine vesile olacağı için, buna elbette sahip çıkmalıdır. Bize düşen; Allah rızasına ve Hak dava hatırına tenkitler yaptığımız gibi, böylesi itirafları canı gönülden tebrik etmekten de gocunmamaktır. Şimdi bizim, Cübbeli Ahmet üzerinden fesatlık ve fırsatçılık yaptığımızı sananlar ve suizan ederek böyle savunanlar yanılmaktadır. Zira ilim ve irfan sahibi insanların, yanlıştan ve yamuklaşmaktan kurtulup Hakka ve hayra yönelmeleri, bizleri samimiyetle mutlu ve memnun kılmaktadır. Zaten bu tavır doğru, olumlu ve sorumlu bir yaklaşımdır. Yanlış ve yakışıksız olan; iman ve iz’an sahibi olanların, ilim ve irfan ehli insanların, takva ve tasavvuf erbabının maalesef; zinayı suç olmaktan çıkaranların, mel’un İstanbul Sözleşmesi’yle eşcinsellik sapkınlığını serbest bırakanların, faiz ekonomisini uygulayanların; yani Allah’a harp açanların, Haçlı AB kapısında yalvaranların peşinden koşmalarıdır; yanlış olan bu davranıştır! 

Ve şimdi soralım: Ey, dindar kahraman sanıldığı halde Haçlı AB kapısında kurtuluş arayanlar… Bu gâvurlar, işte İtalya ve İspanya gibi Hristiyan ülkeleri bile, Korona felaketinde kendi haline bıraktılar. Size mi sahip çıkacaklar? Bunca horlama ve hakaretlerine rağmen, hâlâ AB kapısında kıvranmanız, nasıl bir duyarsızlık ve ayarsızlıktır? NATO ve batılı gâvurların çıkarları ve planları doğrultusunda, Libya’da ve Suriye batağında yüz binlerce masum Müslümanın katledilmesine ortak olanların peşinden koşanlar ve bu iktidarların korkunç tahribatlarına kılıf uyduranlar, nasıl bir vicdan taşımaktadır? Bu nedenle tekrar ediyorum ki; Cübbeli Ahmet Efendi’nin itiraf ve ikrarı, tarihi bir uyarıdır. Ve İnşaallah körü körüne AKP yandaşlığı yapanlara, talihli ve cesaretli bir örnek oluşturacaktır. Umarız ve hiç arzulamayız ki, Cübbeli Ahmet; “Ben yanlış anlaşıldım. AKP iktidarını ve Sn. Erdoğan’ı hedef almadım” gibi geri adımlar atmaya kalkışmayacaktır. 

Değerli kardeşlerim, evet ve elbette Korona’ya karşı tedbirli olmamız gerekir. Ama gereksiz telaşlara kapılmak yersizdir. Temelsiz kuşkuların psikolojimizi bozmasına fırsat tanımayalım. Tedbir bizden, takdir Rabbimizdendir. Her şeyden önce ölüm korkusunu yenmek ve ölümü bir nevi sevince çevirmek elimizdedir. Yani, ölümü öldürmek gerekir. Bu ise, ölüm sonrasına hazırlık görmek ve kabrin cennete açılan bir kapı olduğunu bilmekle gerçekleşir. Bu dünya bir imtihan misafirhanesidir. Bu imtihanı kazanan sonsuz, sorunsuz ve kusursuz bir hayata erişecektir inşaallah. Ahirete inanmayanlara ise; “Eğer, hâşâ ahiret yoksa, biz mü’minlerin hiçbir kaybımız ve zararımız olmayacaktır. Bu dünyada temiz, olgun ve onurlu yaşamamız, dayanışma ve yardımlaşma içinde olmamız, huzurlu ve şuurlu davranmamız yanımıza kâr kalacaktır. Ama ey zavallı inkârcılar, ya ahiret ve hesap varsa, düşünün bakalım; sizin haliniz ne olacaktır?” demeliyiz. 

Unutamadığım bir anımı sizlerle paylaşayım:

Eski Elâzığ Belediye Başkanları, rahmetli Hamza Yanılmaz’ın ve Mücahit Yanılmaz’ın ağabeyleri olan rahmetli Necati Yanılmaz, muhterem ve müstakim bir insandı ve yakın arkadaşımızdı. Hasta olduğunu duyunca, Elâzığ Kubbeli Camii civarındaki evine uğradım. Komşuları; “Durumunun kötüleştiğini ve onu Ankara’ya sevk ettiklerini” söyleyince, sırf gurbette, böyle hastalık halinde insan daha çok dostlarını arar, teselliye ihtiyaç duyar diyerek, sadece onu görmek için, imkânlarımız da, şartlarımız da müsaitti; kalktık, Ankara’ya gittik. Hatta giderken, “İnşaallah bu vesileyle fırsat buluruz da, Aziz Erbakan Hocamız da orada olurlarsa, bir elini öpmek, kısa bir sohbetini dinlemek de nasip olur!” diye içimizden geçirdik. Ankara’daki Yenimahalle’de, bir apartman dairesinde, oğlu Mustafa’nın evine vardığımda, kardeşi Muzaffer Bey bana; “Hocam, ağabeyim, sizin gibi dostlarını görünce çok etkileniyor. Ve hele onların üzüntüleri ile daha da perişan oluyor” diye hatırlatmıştı. Derken, odasına girip selam verdim. Rahmetli Necati, bitkin ve kendinden geçmiş bir vaziyetteydi. Sesimi duyunca uyanıverdi ve bizi görünce sevindi. Ben kendisine; “Müjdeler olsun kardeşim!” dedim. Hani o tatlı zikir meclislerinde, bizleri mest-ü hayran eden ilahilerinde, ‘Ya Rabbi, bu hasretini bitir, vuslatına yetiştir!’ diyordun. ‘Fani dünyadan usandım, baki diyara eriştir!’ diyordun. İşte o dualarının gerçekleşme vaktidir. Tek ve gerçek sahibimize, Efendimize ve Rabbimize gitme saatidir. Biz, dostların olarak, senin iman ve istikametine, dini gayretine ve samimiyetine şahidiz. Varsa haklarımız helâl olsun, sen de haklarını bize helâl et. Yolculuğun kutlu-kolay, vuslatın mübarek olsun!” deyince, Necati kardeşim canlandı, ferahlandı ve gülümsemeye başladı. “Allah senden razı olsun; beni rahatlattın ve umutlandırdın!” diyerek, yüzünü bir huzur ve nur kapladı. Sonradan içeriye giren Muzaffer; “Ahmet abi, ne yaptın da ağabeyim böylesine rahatladı?” deyince, “Hiç, sadece öleceğini, sonsuzluk diyarına ve hakiki dostlarına gideceğini hatırlattım!” dedim. 

Evet, öyleyse her konuda tedbirli olmamız gerektiği gibi, Korona virüsü belâsından ve bu salgından uzak durmak için de, elbette devletin ilgili ve yetkili kesimlerinin bütün uyarılarına dikkat etmek, hem sağlığımız açısından, hem de İslami duyarlılığımız açısından önemli ve gereklidir. 

Şimdi, gelelim asıl soruya! İyi de, bu Korona salgını acaba hangi sonuçlara sebep olacaktı? Dünyada, neler değişime uğrayacaktı?

Cenab-ı Hak Teâlâ, her şey; en küçük zerrelere kadar, hücrelere kadar elinde, emrinde, takdirinde olan Allah’ımız, bununla ne murat buyurmuşlardı? Gaybı Allah bilir ama mü’min kullardan da bazı şeyleri Rabbinden temenni eden ve ferasetle sezen kimseler vardır. Cenab-ı Hak bir Hadis-i Kutsi’de; “Ben kulumun zannı üzereyim!” buyurmaktadır. Yani; “Benimle ilgili hangi kanaati beslerse, ona öyle muamele ederim!” buyurmaktadır. Şimdi bizim de kanaatimiz ve Yüce Zatından beklentimiz odur ki; Cenab-ı Hak bu Korona belâsıyla, tüm zalim ve kâfir güçlerin, Haçlı, Siyonist merkezlerin, ABD, AB, Çin ve Rusya gibi ülkelerin kolunu-kanadını kıracak, İsrail’i hizaya sokacak olan Melhame-i Kübra ve Büyük Hesaplaşma sırasında, Müslüman ve kahraman Türk Ordusuna karşı bu zalim dış güçlerin aralarında ittifak kurmalarına ve ülkemize saldırmalarına ve İsrail’in yardımına koşmalarına, Rabbim fırsat ve takat vermemiş olacaktır. Zaten, Siyonist ve işgalci zalim İsrail’in yıllardır altını oyduğu Mescid-i Aksa yıkılmak üzere, her an büyük bir tahribat altındadır. Evet, bu çıbanbaşı İsrail müstahak olduğu akıbete uğrayacak; Amerika, Avrupa, Çin ve Rusya da hizaya sokulacaktır. Korona, Siyonist merkezleri ve zalim güçleri zelil ve etkisiz bırakacaktır ve şimdiden bırakmaya başlamıştır. 

Deneyimli ve kulağı delik yazarlarımızdan Yahudi asıllı vatandaşımız Sami Kohen Bey, 31 Mart 2020 tarihli Milliyet gazetesindeki “Batı Batıyor, Doğu’ya Gün Doğuyor” isimli yazısında şu tespitleri yapıyordu.

“Evet, Korona salgınının dünya çapında yarattığı kaotik durum sürüyor. Virüsün doğum yeri olan Çin başta olmak üzere, çoğu Avrupa ülkesi ve ABD dâhil Batı, panik içinde bocalıyor. Vaka sayısı ve ölüm oranı bakımından batılı ülkeler, adeta birbirleriyle yarışıyor ve her gün yeni rekorlar kırılıyor. İnsanlık, şaşkınlık içerisinde bocalıyor. Süper devlet ABD’de sağlık sisteminin çöktüğü ve ayrıca ekonomisinin ciddi darbe yediği biliniyor. Avrupa’da başta İtalya ve İspanya olmak üzere pek çok ülke, Korona’ya yenik düşmüş görünüyor. Sağlık sistemi oralarda da çökmüş bulunuyor. Hastaneler, ilaç ve tıbbi malzemeler yetersiz kalıyor. Avrupa Birliği gibi kurumlar da beklenen desteği sağlayamıyor. Bu fiyasko yüzünden Avrupa’da bir şok yaşanıyor. O kadar ki, İtalya’da artık AB bayrakları yakılıyor. Avrupa’nın yanı sıra, ABD de bu olayda içine düştüğü çaresizlik ve yetersizlikle aciz kalıyor!” Bunu Sami Kohen söylüyor. Devam ediyor; “ABD’nin etkin düşünce kuruluşlarından Stratejik ve Uluslararası İncelemeler Merkezi CİSİS, yayımladığı bir raporda, ABD’nin Korona olayındaki beceriksizliği sonucunda, dünya liderliği rolünü oynayamadığını ve artık dünya liderliğini fiilen kaybetmiş sayıldığını belirtiyor. Tabii bu durum birçok Amerikalı düşünürü; “Biz ne hata yaptık da bu işte böyle çuvalladık?” sorusunu araştırmaya itiyor. Batının da kapsamlı bir değerlendirme yapıp, kendi sisteminde gerekli ayarlamaları yapacağı konuşuluyor. Korona krizinde batının batmakta olduğu, buna karşılık, doğuya gün doğduğu izlenimini yaratan bir manzara karşısında bulunduğumuz ortaya çıkıyor. Ama bu krizin henüz ilk aşamasındayız. Birinci rauntta İtalya, İspanya gibi Avrupa ülkeleri, Amerika ve diğer bazı batılı ülkeler yenik düşmüş görünüyor.” Evet, evet çaresi yok. ABD ve AB merkezli Batı Kapitalizmi de, Çin merkezli Doğu Kapitalizmi de çöküyor. İslam eksenli ve insan endeksli Adil Düzen güneşi doğuyor. Şimdiden kutlu ve mübarek olsun. 

Önümüzdeki sürecin İslam medeniyeti dönemi olacağını sadece biz söylemiyoruz. Rus başrahip Dmitri Smirnov, 14 Mart 2018’de “Yakında tüm dünya İslam’ın olacak!” diyordu. Rus başrahip Dmitri Smirnov, şöyle sızlanıyordu; “Kendi rızasıyla ve araştırmasıyla Hristiyanlığı kabul etmek isteyenlere artık rastlanmıyor. Kimse kendi iradesiyle, bilerek Hristiyanlığı seçmiyor, Hristiyanlar bile kendi dinini fiilen terk ediyor. Bu sebeple, mevcut Hristiyanlar bile zevke ve zenginliğe düşkün. Biz Avrupa ile birlikte tükenip gideceğiz. Yakında tüm dünya İslam’ın olacak. Artık 5 yıl sonra, İngiltere’de en çok kullanılan ismin Muhammed olacağı söyleniyor. Muhammed ismi şu anda İngiltere’de, Yakop isminden sonra ikinci sırada. Yani istatistiklere göre 5 yıl sonra Muhammed ismi birinci sırada, Yakop ismi ikinci sırada olacak. Brüksel de aynı, şu anda Brüksel’de yaşayan nüfusun %49’u Müslüman olmuş. Zaten Müslümanlar çocukları seviyorlar ve yetiştiriyorlar. Yakında Berlin’in %70’i Müslümanlardan, %30’u ise yaşlı Almanlardan oluşacak. Moskova da aynı akıbetten kurtulamayacak!” Bunları Smirnov, Rus Başrahip söylüyor. “Hristiyanlar, kendi dinlerinden yüz çeviriyor, böylece Avrupa’nın sonu geliyor; Müslümanlar ise genel olarak akıllı, ahlâklı ve manevi donanımlı yetişiyor. Böylece gelecek onların olacak. Çok sayıda çocukları var. Kiliseler boş ama camiler dolup taşıyor. Moskova’da Müslümanların bir bayramı olduğunda on binlerce erkek gelip sokaklarda namaz kılıyor!” 

Şimdi, bütün bu gelişmeler inşaallah, insanlığın baş belâsı olarak İslam coğrafyasında, Filistin topraklarında kurdurulan ve şimdi Büyük İsrail hayaliyle, Türkiye’mizi de içine alan toprakların tamamını, Nil’den Fırat’a bütün toprakları, kendi, güya imparatorluklarının bir parçası yapmaya hazırlanan Siyonist İsrail’e karşı, Efendimiz Aleyhisselatü Vesselam’ın “Melhame-i Kübra; Büyük Yaralanma, Tarihi Hesaplaşma” buyurdukları, kâfir ve zalim güçlerin “Armageddon” diye adlandırdıkları kapışmaya doğru adım adım gidiyoruz. Ve işte umuyoruz, Rabbimizin Rahmetinden diliyoruz ve bekliyoruz ki, bu Korona salgını da, bugüne kadar İsrail’in bütün vahşetine, bütün zulümlerine, bütün işgaline sessiz ve tepkisiz kalan Birleşmiş Milletlerin uyduruk bir kısım kınama kararlarını bile hesaba katmayan İsrail’e karşı yapılacak bir hizaya sokma aşamasında zalim güçler ve Batılı merkezlerin, Korona yüzünden kolları kanatları kırılmış olacağından, İsrail’in imdadına gelemez durumda olacaklardır. Ve inşaallah va’ad edilen, bu çıbanın deşileceği günler, bütün insanlığın, her din ve görüşten, farklı kültür ve kökenden tüm insanların can, mal ve namus emniyetine, din ve düşünce hürriyetine sahip çıkacak Adil Düzen Medeniyeti, yeryüzünde yeni bir saadet dönemini başlatacaktır. Hatta bazı Müslümanların; “Canım, biz Müslümanlar, böyle kutlu günlere lâyık mıyız, hazır mıyız?” sorularına da cevap veriyorum; Müslümanlar lâyık ve müstahak oldukları için değil belki, ama Allah, Kendi İzzet ve Azameti hatırına ve inşaallah bir avuç sadıkların ve mazlumların duası ve feryadı aşkına va’adini tamamlayacaktır. Bazen Rahmet-i İlahi liyakata değil, ihtiyacata bakmaktadır. Ve dünyanın Adil Bir Düzene ihtiyacı çok fazladır. Allah intikamını mutlaka alacak ve nurunu tamamlayacaktır. Kur’an-ı Kerim’de Şura Suresinin 30‘uncu Ayet-i Kerimesinde Rabbimiz şöyle buyurmaktadır. Estaizu Billah, Bismillahirrahmanirrahim; “Size isabet eden sıkıntı ve musibetler kendi elinizle yaptığınız (yanlış işler) yüzündendir. Üstelik (Cenab-ı Hakk hatalarınızın) birçoğunu da affetmektedir!”

Elbette böylesi günler kendi hatalarımızı düşünüp tövbekâr olmak için de bir fırsattır. Yasin-i Şerif’in üstündeki Fatır Suresinin son ayetinde de Cenab-ı Hak şöyle buyurmaktadır; “Eğer Allah, insanları işleyip kazandıkları (günahlar) yüzünden hemen yakalayıp sorgulayarak cezalandırsaydı, yeryüzünde hiçbir canlı bırakmazdı. Ancak (imtihan gerçeği ve merhameti gereği) onları belli bir müddet erteleyip geciktirir. Ama ecelleri (cezalandırma vakitleri) geldi mi (intikamını mutlaka alıverir.) Çünkü Allah kullarını devamlı gözetlemekte (ve onların amellerine göre hak ettiklerini vermekte)dir. [Not: Ayette geçen “A-ha-ze” kökünden kelime, Kur’an-ı Kerim’de 273 yerde geçmekte ve 20 kadar farklı anlam içermektedir.]” (Fatır Suresi: 45)  

Değerli kardeşlerim. Mearic Suresinin son ayetlerinden üç ayetle sohbetimizi tamamlamak istiyorum.

Bismillahirrahmanirrahim: “Artık, Doğu’ların ve Batı’ların (tüm tarafların, kıtaların ve kâinatın) Rabbine yemin ederim; Biz gerçekten her şeye Muktedir konumdayız; (bunların hepsinin hesabı sorulacaktır).” Allah fırsat veriyor, yularını uzatıyorsa, hâşâ gücü yetmediğinden başıboş bırakıyor veya onları unutup kendi zulümlerine terk ediyor demek değildir. 

“Onların yerine kendilerinden daha hayırlılarını (mücahit ve müstakim kullarımı) getirip-değiştirmeye (Muktedir durumdayız). Üstelik Bizim önümüze geçilmesi (ve takdirimizin engellenmesi de imkânsızdır). Kimse Bizim önümüze geçemez.” 

“(Ey Resulüm!) Şu halde Sen, (artık) kendilerine va’ad edilen (azap) günlerine kavuşuncaya kadar onları bırak; (gaflete) dalıp-oynasınlar, oyalansınlar. Boğuşup dursunlar. Allah’ın intikamı nasılmış görsünler” (Mearic Suresi: 40-41-42’nci Ayetler)

Ya Rabbi Sana sığınıyoruz. Senin gazabından lütfuna, Senin azabından affına ve sonsuz merhamet kucağına sığınıyoruz! 

Rabbimizin va’adi, Peygamber Efendimizin müjdeleri itibarıyla ve Aziz Erbakan Hocamızın teknoloji harikalarıyla; yıllardır, hatta asırlardır hasretle özlenen ve gözlenen Kutlu Devrim yaşanacak ve yeryüzünde Adil Düzen mutlaka kurulacaktır. Böylece, farklı din ve mezhepten, ayrı kültür ve kökenden tüm insanların temel haklarını koruyacak, herkesin can, mal ve namus emniyetini, din ve düşünce hürriyetini sağlayacak Milli Görüş-Milli Çözüm dönemi başlayacaktır. Tekrar ediyorum; İslam endeksli, insan eksenli ve inşaallah Türkiye’miz merkezli yeni bir medeniyet güneşi elbette doğacaktır. Ve bütün insanlar huzurun, mutluluğun ve kurtuluşun tadına varacaktır. O günlerde buluşmak üzere hepinizi Allah’a emanet ediyorum. Ve Esselamu Aleyküm.

          

TÜRKİYEM

        

Nice bin bir medeniyet, beşiğidir vatanım

Dünyaya hükmeden Hanlar; hayranındır Türkiye’m..!

Cennetlerin saadetin; eşiğidir Vatanım

Şehitlerden akan kanlar; bayrağındır Türkiye’m..!

       

Türkün tarih karnesidir; Asya’nın son kalesi

İnsanlığın mektebidir, İslam’ın nur kulesi

Ne Amerkan kuklasıdır, ne Avrupa kölesi

Hürriyet ve Cumhuriyet; devranındır Türkiye’m..!

       

Devlet laik biz Müslüman; hem demokrat dindarız,

Ancak aziz yurdumuza, göz dikene kindarız

Bin yıldır Anadolu’da, Hak ile hükümdarız

Şanlı çağIar, şanslı buğlar; seyranındır Türkiye’m..!

         

Alparslan’dan Osman Bey’e; Fatih’ten Atatürk’e

Medeniyet Medinesi, müjdeli kutlu ülke

Bu Mehdiyet ordusunun, bileğini kim büke

Havan huzurum; ilacım, ayranındır Türkiye’m..!

       

Ne devrim sahtekârları, ne softa din yobazı

Ne masonluk locaları, ne Moon hokkabazı

Birliğimiz bozamazlar, boşunadır çabası

Bak uğrunda seksen milyon, kurbanındır Türkiye’m..!

         

Şahadet aşkıyla yanan, korkar mı Azrail’den?

Şu emperyalist Haçlıdan, Siyonist İsrail’den

Tuna’dan geçen atlılar, içmiş Fırat ve Nil’den

Milli şuur, Adil Düzen; Bayramındır Türkiye’m..!

        

0 0 votes
Değerlendirmeniz

Makale Paylaşım Sayısı: 

Erdoğan BİŞKİN

Erdoğan BİŞKİN

Yorumu Takip Et
Bildir
guest
7 Yorum
En Yeniler
Eskiler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments
Abdussamet Çağlar

Batı Medeniyeti Yeniktir, Yok Hükmündedir!
Evet inşallah ABD ve AB merkezli Batı Kapitalizmi de, Çin merkezli Doğu Kapitalizmi de çok yakın bir zamanda çökecektir.

Onlar bir ve berabermiş gibi görünebilirler ancak en son Korona belasında kendi içlerinde ne kadar bencil ve çıkarcı davrandıklarını, birbirlerine düştüklerini haberlerden şahit oluyoruz. Avrupanın bir ülkesinden diğer ülkesine maske giderken ihtiyacı olan ülke maskelere el koyuyor. İşte Batı budur. Gaspçıdır, insanlığın değerleri üzerine saltanat kurmuş, değerlerini ve kaynaklarını sömüren gaspçı bir zihniyettir. Bu onların batıl Hak anlayışından kaynaklanmaktadır. Ve Kuran zalimlerin aslında nasıl güçsüz olduklarını bize şöyle haber vermektedir:

Onlar, iyice korunmuş (sağlam tedbirler alınmış) şehirlerde veya surlar-kaleler gerisinde olmaksızın sizinle toplu bir halde savaşa girişemezler (kendilerine güvenemezler. Müşriklerin ve münafık kesimlerin) kendi aralarındaki çarpışmaları (birbirlerine kin ve haset duyguları) ise pek daha şiddetlidir. Sen onların (zahiren) birlik ve dirlik (içerisinde olduklarını zan ve) hesap edersin; oysa onların kalpleri paramparça vaziyettedir (çıkarları ve ihtirasları uğrunda her an kapışmaya hazır haldedir) . Bu, şüphesiz onların akletmeyen bir kavim olmaları dolayısıyla böyledir. (Haşr Suresi 14)

İslam eksenli ve insan endeksli Adil Düzen güneşinin doğması yakındır. Artık ve çok yakında kainatta en güçlü seda İslamın olacaktır.

ELİF.ÇAGIL

Zülme Doymadılar ..
Zalim zulme doymadı !
Hainlerle planlar işledi…
Küfür tek millet olsa da!
Rabbim ‘ in sabrı tükendi !
Bekleriz kutlu devrimi !
Sizin planınız varsa …
Rabbimin de vaadi var !
Melheme-i Kübra sonrası,
İnsanlık huzur bulacak …

inşaAllah

Veysel

Hakk’a tarafız
Derdimiz ve davamız Hakk’ın olan bir dünyanın kurulması, Adil bir Düzen’nin yerleşik olmasıdır. Bu fikriyata sahip olarak, fiillere ve fikirlere yönelik bir tavır sahibi olmak, fikirlerin ve fiillerin ıslahı için mücadele etmek Milli Çözüm’ün gayesidir. İşte bu yazı da Milli Çözüm’ün ilmi haysiyet ve emniyet belgelerinden biri olarak, yola çıkarken koyduğu kriterlerin yani İslami ve insani tanımların göstergesidir. Mevlam bu şuurdan bizleri ayırmasın, bu nimetin kıymetini bilenlerden eylesin. Amin

Okan E.

Batı batıyor, biz niye altında kalalım?
Elbette böyle ilim irfan ehli ve bir kitlenin temsilcisi olan şahsiyetlerin hakkı görmeleri, müntesiplerini ve toplumu hakka yönlendirme çağrıları bizleri memnun etmektedir.
Ayrıca Korona virüs nedeniyle belki de hiç olmadığı kadar kendimizi dinleme, hatalarımızı, elimizde olup ta yapmadığımız es geçtiğimiz birçok güzellikleri görme fırsatı buluyoruz. Belki de gerçek fiili ve sözlü tövbe fırsatı buluyoruz.
Bu korona virüs vesilesiyle batının gerçek ayarı bir kez daha gözlerimizin önüne serildi. Bundan en çok payı yöneticilerimiz almalı. İş başa düşünce kendi aralarında bile kavgaya tutuşan, birbirlerinin maskelerini çalmaya kalkan, ihtiyarları için bırakın ölsünler diyen bir medeniyetin arkasından gidilir mi? Bunlarla birlik olmak stratejik hedef olarak konur mu? Batan geminin yanında olursan sen de batarsın.
Ama İnşaallah bu zalim ve kafir güçlerin Korono virüs nedeniyle birbirlerine düşmeleri İslam medeniyetinin, Hakkın ve Adil düzenin hakimiyetine vesile olacaktır. Belki de Yasin-i Şerif’in 49. ayeti kerimesi bize bu müjdeyi veriyordur “(Oysa) Onlar, (inanmasalar ve farkında olmasalar da, aslında) sadece korkunç bir çığlık bekleyip gözetlemektedirler. (Belki de şeytan ordularının hezimetini bildiren bir TV. haberi bütün ümitlerini yıkıverecektir.) Onlar birbirleriyle çekişip-dururken o (kahredici çığlık) kendilerini yakalayıverir.

Kemal Serkan

GÜNÜMÜZE EN BÜYÜK MÜJDE VE GARANTİ :
Milyonda bir büyüklükteki korona virüsü ile dünyadaki “süper güç” diye bilinen Abd- Avrupa-İsrail-Çin – Nato-Bm-Dünya Sağlık Örgütü …vs..gibi ülkelerle başedilmez karşı çıkılmaz diye bilinirken hiç de öyle olmadıklarını Rabbimiz bizlere göstererek ÜMİDİMİZİ – İMANIMIZI CANLI DİRİ tutulmasını teşvik etti. Çünkü bu süper güç diye bilinen cenah kendi dertlerine düşmüş vaziyette. Korona saldırısı kendi ayaklarına takıldı Allah’ın dilemesiyle…

Hatırlayalım: Eski kavimlerden SEMUD KAVMİ… Bu kavimin halkı Allah’ın elçisine itaat etmedi ve Allah’ın gazabından kaçmak için yüksekçe yerlere taşları kayaları oyarak mağara evler yapmış buraya Allah’ın azabı yetişemez sağlam barınaklarımızı yıkamaz diye düşünüyorlardı… Ama baktığımızda Allah tabiri caizse GÜNÜBİRLİK DURUMA GÖRE bir teknoloji ile
SAYHA – KORKUNC SES İLE AZABINI GERÇEKLEŞTİRDİ HEPSİ HELAK OLDU.

Yine hatırlayalım: Musa a.s. ve kavmi, Firavunun ordusu arkada , önünde Kızıldeniz görüntüde imkansız değil mi kurtuluşları… Ama Rabbimiz teknoloji üstü birşeyle Kızıldenizden Hz Musa ve kavmini kurtarması….

Yine Hatırlayalım: Nemrut ve sivrisinek hadisesi…

Yine Firavunun sarayını karıncaların yıkması…..

Yine Hatırlayalım: Talut Calut hadisesinde az bir topluluk ve karşısındaki çoğunluğa karşı Davut a.s vesilesiyle SAPAN teknolojisiyle gelen Allah’ın yardımı…
………vs….

Günümüzde KORONA VİRÜSÜ , sivri sineğin milyonda bir buyukluğunde gözle görülemeuecek derecede küçük bir varlıkla BAŞEDİLMEZ KARŞI ÇIKILMAZ DENİLEN ABD AVRUPA İSRAİL ….. GİBİLERİNİ NASIL DİZE GETİRDİ….

BU KADAR ÖRNEKLERDEN ŞUNU ÇIKARMAK MÜMKÜN : BU ZALİMLERİ ZULMEDENLERİ RABBİM BİZATİHİ KENDİSİ [u][b]”ANLIK”[/b][/u] TEKNOLOJİ YARATARAK ETKİSİZ KILACAĞI…. Ve bununla birlikte ALLAH İÇİN, 7milyar 700 milyon dünya insanlığını huzura eriştirecek ADİL DÜZEN SİSTEMİNİ HAYATA KILMASI NE KADAR KOLAY OLDUĞUNU ARTIK BEYİNLERİMİZ ONAY VEREBİLİR HALE GELMİŞTİR. GDNEL OLARAK İNSANLIĞIN UMUDUNUN TÜKENDİĞİ ANDA böylesi bir ümidin veriliyor olması insanlığa büyük bir merhamet ettiğinin göstergesidir rabbimizin….

– Afyon Bolvadin’de ki 1974 YILINDA ABD’YE rağmen Aziz Erbakan Hocamızın Açtığı ALKALOİD FABRİKASI , Türkiye Merkezli dünya insanlığının kurtuluşuna vesile olacak ilaç ve aşı üretimiyle büyük devrimlere öncü olabileceği de unutulmamalı….
KAYNAK: http://www.necmettinerbakan.net/haberler/abd-ye-karsi-alkaloid-zaferini-erbakan-kazanmisti.html

VE GÜNÜMÜZE EN BÜYÜK MÜJDE VE GARANTİYİ İSE HZ. MUHAMMED S.A.V. EFENDİMİZ VERMİŞLER
Bir Hadisi Şerifle sonlandırmış olalım:

Hz. İbni Abbas (RA) Resulüllah (SAV)den şöyle rivayet etmiştir: [b]“Nasıl helak olur bir ümmet ki, evvelinde Ben, sonunda Meryem oğlu İsa (AS) ve ortasında da Ehl-i Beytimden Mehdi (AS) vardır.” [/b](Ramuz-el Ehadis sh: 344 No: 7 / Milli Gazete yy.)

İnşaallah ZAFER İNANANLARINDIR VE ZAFER YAKINDIR!…

Metin ışık

Korona
KORONA VİRÜS SONRASI ÖNGÖRÜLERİMİZDİ…

Rothschild ailesi 18. yüzyılın sonlarından başlayarak Avrupa’nın çeşitli merkezlerinde bankalar kuran Yahudi kökenli Alman bir aileydi. Sahibi oldukları The Economist dergisi ise, Londra merkezli olup “The Economist Newspaper Ltd.sti. “‘nin çıkardığı haftalık haber, uluslararası ilişkiler ve ekonomi dergisiydi. 2019 yilinin son aylarında yayınlanan dergisinin küresel ekonomik kriz öngörüsü maalesef tutmuştu. Korona virüs tüm insanlığı ekonomide, dünya savaşlarından bile daha fazla etkilediği S&P, Fitch ve Moody’s gibi uluslararası derecelendirme kuruluşlarının 2020 Nisan raporlarinda, tüm dünyaya duyurulmaktaydi ve maalesef de doğruydu. Bu açıklanan raporlara göre her ülke, korona sonrası başlayacak küresel ekonomik finans krizi tufanindan gücü nispetinde az veya çok etkilenecekti. Ve yine bu raporlara göre krizden ilk çıkacak ekonomisi güçlü ülkeler Çin, ABD ve Almanya olacağı bildirilmekteydi. Bu krize en kötü ekonomik koşullar da yakalanan ve en fazla etkileneceği söylenen ülkeler ise 1. Sırada Arjantin 2. sırada ise maalesef Türkiye olduğu raporlaniyordu. 2020 Haziran ayından sonra ekonomik krizin etkisiyle ve tabi bir sonuç olarak işyerlerinin kapanması veya konkordato (iflas) ilan etmesiyle işsizlik artabilir ve insanlar tepki için kitlesel eylemlere baslayabilirdi. İşte süfyanist AKP iktidarı bunu bildiğinden, şimdiden bu kitlesel hareketlerin önüne geçmek için bu günlerde sözde darbe söylentilerini yandaş havuz medyasinda yaymaktaydi. Amaçları ileri de haklı sebeplerle sokağa çıkan aziz milletimize darbeci yaftasini yapıştırıp, baskı ile susturmakti. Evet 2020 yaz ayları bu şekilde gecebilirdi. 2020 son baharda ise bir erken seçim olabilirdi. Dünyada Sağlık Örgütünün (WHO) 24 Nisan 2020 de yapmış olduğu açıklamaya göre, 2020 son baharda korona virüsün 2. Dalgası başlayabilir ve mutasyona (değişime) uğrayıp, daha tehlikeli bir hal alıp, tekrar insanlığa bela olabilir mealinde rapor sunulmuştu. Ve 2021 yaz aylarına kadar bu tehdit devam edebileceği öngörülüyordu. İşte 2020 son bahardan 2021 yaz aylarına kadar aziz milletimiz ve tüm insanlık çok çetin bir sürece girebilirdi. Çünkü Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütünün (FAO) verilerine göre ve Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programı (WFP) Direktörü David Beasley, dünyanın şu an sadece yeni tip koronavirüs (COVID-19) salgınıyla değil aynı zamanda “AÇLIK SALGINIYLA” da karşı karşıya olduğu uyarısında bulunarak, en kötü senaryoya göre yaklaşık 36 ülkede kıtlık görülebileceğini ön gördüklerini söylüyordu. Tüm dünyada kıtlık beklentisi vardı. İşte 2020 sonbahardan 2021 yaz aylarına kadar gıda kıtlığı hat safhaya ulaşabilirdi. Aç olan insanlar market ve benzeri işyerlerini Allah göstermesin yagmalayabilirlerdi. İşte bu süreçte halk olarak çok sağlam durmamız provakasyonlara kapilmamamiz gerekiyordu. Çünkü duyumlara göre bu süreçte aziz milletimizi proveke etmek için özellikle LGBT DERNEKLERİ üzerinden yabancı istihbarat servisleri hazırlık yapıyor ve fırsat kolluyordu. Rabbim fırsat vermesin İnşaallah. Ulkemize ve tüm dünyaya bu virüs ve salgın korkusunu istedikleri ölçüde vermeyi basarirlarsa artik 3. Salgın dalgasına gerek kalmaz ve 2021 yaz aylarından sonra ise toplum sağlığını korumayı sebep gösterip önceden sağlık uyarı sistemi olan insanları AŞILAMA ve ÇİP TAKMA dönemi başlayabilirdi. Tabi burada şunu da hatirlatmamiz gerekirdi. Bilim ve teknoloji Allah’imizin bir nimetidir. Bir Müslümanin bilime karşı olduğu asla düşünülemez ve söylenemezdi. Müslüman olarak önceden sağlık uyarı sistemi olan insanları aşılamaya ve ciplemeye asla karşı değiliz, bizim karşı olduğumuz siyonizmin bu tür teknolojileri kullanarak insanlığı baskı altına almasi ve siyonist sömürü sistemini dahada guclendirmesineydi. Yani sorun BİLİMSEL DEĞİL SİYASALDİ. İşte aşılama ve cipleme 2021 yaz aylarindan 2023 yılına kadar devam edebilirdi. 2023 yılında ve sonrasında ise siyonist deccalist dijital sömürü sistemine itirazlar özellikle müslüman toplumlarda başlayabilir ve bu itirazlar sonucu, Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) hadisi şeriflerinde geçen melheme-i Kübra, yabancı kaynaklarda geçen armegaddon savaşı başlayabilirdi. Ve bu savaş tahminlere göre 2027 yada 2029 yılına kadar sürebilirdi. Savaşı kazanacak olan ise hadisi şeriflerin bildirdigine göre, Rahmetli Erbakan hocamızın Kahraman Türk Ordumuza teslim ettiği teknoloji harikası silahları kullanarak, elbette ve kesinlikle müslümanlar olacaktı. Evet 2027 yada 2029 yılından sonra; İnşaallah bu zafer ile siyonist sistem tüm dünyada yıkılacak ve yerine paylaşımi esas alan; akla, bilime, vicdana (fıtrata), tarihi birikime (tecrübeye), doğru evrensel insanlık değerlerine ve İslam’a uygun adil (dijital) düzen İnşaallah kurulacaktı.

Not : siyonist deccalist sistem eger 2. Korona virüs dalgasında, tüm dünyada istediği oranda KORKU algısını basarabilirse bu tarihlerde bu olaylar olabilirdi. Eğer iş 3. Virüs dalgasına kalırsa bu tarihler 1 yıl ertelenebilirdi. Müslümanın bir özelliği de basiret ve feraset sahibi olmasıydı. Basiret ve ferasette bir olayın arka planını ve tedbir almak maksadıyla gelecekte olabilecek sonuçlarını öngörebilmekti. Basiret ve ferasete bu çağımızda en güzel örnek ise, mükemmel analizleri ile Rahmetli Erbakan hocamızdi.

Tabiki ve elbette her şeyin en doğrusunu ve gaybi yanlız ve ancak Cenab-i Hak bilir ve Allah’ın yazdığı ve dediği olur.

Metin Işık

Erdem Kaya

Mehdiyet güneşi, Mesihiyet ufkundan doğmak üzeredir.
ZAFER YAKINDIR

Ey Müslüman hiç üzülme
Teslim olma sen bu zulme
Siyah kefen Siyonizm’e
Ha biçildi, biçilecek!

Kur’an’a uymaz işleri
Küfre doğru gidişleri
Bozuk düzenin dişleri
Ha söküldü, sökülecek!

Gönüller Kur’an’ı arar
Hasretle yürekler yanar
Kandan irinden deryalar
Ha geçildi, geçilecek!

Bu karanlık biter elbet
Ey mücahit hele sabret
Yakındır, ilahi rahmet
Ha döküldü dökülecek

Biz Kur’an’ın yolundayız
Ne sağda, ne solundayız
Kutlu kervan kolundayız
Sancağımız dikilecek

Başımız dik, alnımız ak
Batıl gider, gelince Hak
Bitti zulmet, şimdi şafak
Ha söküldü, sökülecek!

Gönülden nifak atıla
Mü’minler safa katıla
Galip gelir Hak Batıla
Ha görüldü, görülecek!

Çiçek açar tüm umutlar
Çıksın aradan tağutlar
Ahmedim bu, çağdaş putlar
Ha devrildi, devrilecek!..

ÖZEL YAZILAR

YORUMLAR

Son Yorumlar
7
0
Yorumunuzu okumaktan memnuniyet duyarızx